Aşırı Kıskançlık Nasıl Tedavi Edilir?
Konu ilişkiler olduğu zaman akla gelen bu tarz sorulara hala yanıt bulunamıyorken bilinen bir gerçek var o da aşırı kıskançlığın çok kötü sonuçlar doğurabildiğidir.
Kıskançlık insanın doğasından mı gelir yoksa insan bu duyguyu sonradan mı öğrenir?
Kıskançlık insanın doğasından mı gelir yoksa insan bu duyguyu sonradan mı öğrenir soruları hala tartışılmaktadır. Evrim teorisine göre kıskançlık, kadın ile erkek için farklı evrimsel güçler aracılığıyla şekillenmiş doğal bir tepkidir. Cinsiyet farkları da insanların evrimsel tarihi boyunca karşılaşmış oldukları farklı üreme bedelleri ve uyum sorunlarına bağlı olarak gelişmektedir. Evrim teorisine göre, döllenme kadının içerisinde gerçekleştiği için anne çocuğun kendisinden olduğuna emindir, fakat baba bundan hiçbir zaman %100 emin olamaz. Kadının kendisini cinsel anlamda aldatmış olma ihtimali, erkeğin ileriki zamanlarda çocuğun sorumluluğunu üstlendiğinde soyunu devam ettirememesi anlamına gelmektedir. Kadının böyle bir sorunu olmamakla beraber eşinin imkanlarına ve desteğine ihtiyaç duymaktadır. Evrimsel teoriye göre bu sebeple eşin başka bir kadına aşık olması ve zamanını ve imkanlarını ona yönlendirmesi kadın için bir tehlike oluşturmaktadır.
Sosyo-kültürel yaklaşıma göre ise kıskançlık, hem sosyal hem de kültürel bir olgudur. Kişi yaşamaya devam ettikçe, içerisinde bulunduğu toplumun yaratmış olduğu ilişki kurallarına göre kıskanmayı öğrenir. Kendi ebeveynlerinin ilişkisi, kişinin karşı cinsle ilişkisinde bir model olmaktadır. Sevgi, saygı, sadakat, kıskançlık gibi tanımları öğrenen çocuk, büyüdüğü zaman kendi ilişkisinde de bu tanımlara uygun davranacaktır.
Aşırı Kıskançlık Aşk’ın Göstergesi midir?
Kıskançlık kesinlikle aşkın bir göstergesi değildir. Aşk, aşırı bağlılık ve sevgi duygusudur. Aşk, genellikle ilişkilerin başında yaşanır, ilişki ilerledikçe ve olgunlaştıkça yerini kontrol edilebilir ve kalıcı duygulardan oluşan sevgi, sadakat ve güvene bırakır. İnsan, sahip olduğu bu durumu kaybetmekten endişe duyar. Bu nedenle, birbirini çok seven iki kişinin arasında normal düzeyde kıskançlık olması çok doğaldır, ancak sahiplenme duygusunun aşkla hiçbir şekilde alakası yoktur. Kıskanç kişiler sevilmeye çok fazla ihtiyaç duyarlar. Yaşamış oldukları güvensizlik ve yetersizlik duygusuyla baş edemediklerinden dolayı ilişkide bulundukları kişinin sevgisini hiç kimseyle paylaşmak istemezler.
Kıskançlık yaşamakta olan kişiler bir yandan ilişkilerini sürdürmeye çalışıp, bir yandan da özgüvenlerini korumaya çalışmaktadırlar.
Kıskançlığın içerisinde hangi duygular yer alır?
Kıskançlığın içerisinde özgüven eksikliği ve yetersizlik duyguları yer almaktadır. Özgüven eksildiği zaman birey kendini yetersiz ve değersiz hissetmeye başlamaktadır. Sahip olduğu sevgiyi hem hak etmediğini hem de kaybedeceğini düşünmektedir. Bu şüphe de aşırı kıskançlık duygusuna ve bu duyguyla baş edebilmek için gösterilen sağlıksız davranışlara sebebiyet vermektedir. Aşırı kıskanç bir kişi, eşini devamlı takip eder, kontrol eder, onun yaşantısını sınırlamak ister ve üzerinde bir baskı kurarak onu kaybetmeyeceğini düşünmektedir. Halbuki sadakat tehditle değil sevgiyle sağlanmaktadır. Kıskançlık sonucunda sergilenen baskı altında tutma, takip etme, öfke, şüphecilik gibi tavırlar karşı tarafı uzaklaştırmaktadır.
Kadın ve erkeklerin kıskançlık göstergeleri
Sadakat kıskançlığı etkileyen en önemli etkenlerden birisidir. İlişki de iki taraftan birinin diğerini cinsel ya da duygusal anlamda aldatması ilişkileri derinden etkilemektedir. Her iki tarafta da kıskançlık görüldüğünde, kadın ve erkeklerin kıskançlık bakımından farklılıklar gösterdiği bilinir. Yapılan araştırmalara göre kadınlar duygusal anlamda bir aldatma karşısında aşırı düzeyde etkilenmekteyken, erkekler cinsel bir aldatmada çok daha fazla kıskançlık yaşamaktadırlar.
Zarar verici kıskançlığın önüne geçilebilir mi?
Descartes der ki: “Kıskançlık, sahip olduklarını koruma isteğinden kaynaklanan bir tür korkudur”. Kıskançlık duygusuna; öfke, çaresizlik, değersizlik, yalnızlık, yetersizlik gibi duygular eşlik etmektedir. Çoğu kişi geçmiş yaşantılarının izlerini içerisinde barındırır ve sürmekte olan ilişkisinde bu izlerin silinmesi için çabalar. Önemli olan, bu izleri silmeye çalışmak değil, onları bugüne taşımamaktır. İmalı sözler sarf etmekten, üstü kapalı eleştiriler yapmaktan ve sürekli küskün tavırlar sergilemekten kaçınmak gerekmektedir. Bu anlamda, kıskançlığa ılımlı yaklaşabilmek ve eşleri karşılıklı konuşmaya teşvik etmek gerekmektedir.
Kıskançlık ne zaman tehlikeli boyuta ulaşmaktadır?
• Eşin telefonlarını dinlemeye çalışmak,
• Eşi sürekli takip etmek,
• Eve gelince perdeleri, banyoyu, yatak odasını kontrol etmek,
• Eşi akrabalar da dahil kimseyle görüştürmemek,
• Her anlatılan olayın altında bir anlam aramak, aşırı kıskançlık belirtileridir ve muhakkak tedavi edilmesi gereken bir davranış bozukluğudur.
Aşırı kıskançlık nasıl tedavi edilir?
Tedavide asıl amaç, kişinin kıskançlık duygularının neden kaynaklandığına ulaşmaktır. Kişiden kıskançlık duygusuna kapıldığı anlardaki düşüncelerini incelemesi ve kıskançlıktan önce gelen duyguları fark etmesi istenmektedir. Bu tarz duygu ve düşüncelerin farkına varabilmek, onları ayrı ayrı ele almaya ve mantıklı olup olmadıklarını daha tarafsız anlamaya olanak tanımaktadır. Aşırı kıskançlık yaşan kişilere, sevilmeye değer bir insan olduğu sürekli olarak vurgulanmalı ve değersizlik hislerinin altında yatan sebepler araştırılmalıdır. Bu dönemde, kişinin geçmişten getirmiş olduğu olumsuz algı ve ihtiyaçları belirlenip, onlara bu olumsuz duygularla baş edebilmesi için daha sağlıklı yollar bulunmasına yardım edilmektedir.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Her türlü sorularınızı hiç çekinmeden burdan sorup cevap alabilirsiniz.Bizi takip ettiğiniz için teşekkür ederiz :)